03 Mart 2010

slow motion

söyleyemediğim o kadar çok şey vardı ki, cümleler kuruluyordu içimde, bütün bedenimi karış karış geziyorlardı da ağzımdan çıkmıyorlardı bir türlü. saltanat, o kahpe cümlelerin saltanatıydı. benim değil.

ben bunları düşündüğüm esnada, o tek elinde aynasını tutarak makyajını yapıyordu. rimelinde bir karanlık, bir pusu vardı da o görmüyordu. ayna ellerindeydi oysa.

uzun uzun yattığım yerden, seyrettim o kadını, ağır hareketlerini, makyajının her darbesini dikkatle inceledim. saçları dedim içimden, o kıl parçaları nasıl bu kadar güzel olabilir, nasıl bu kadar dağınık ve bu kadar güzel olabilir. cennette kadınlar varsa dedim, saçları böyle olmalı çok büyük bir ihtimalle. ben bu derin düşünce yağmurunda ıslanırken, delici gözlerini bana dikerek;

-ben hazırım tatlım...dedi.

sıra bendeydi. boxer'ımın üzerine pantolonumu çekerken, o umursamaz bir halde beni izliyordu. beni delirten onun bu umursamazlığıydı. kolyemi taktım ve ardından gömleğimi giydim. hareketlerim alabildiğine yavaştı. slow motion değil miydi zaten bizim sevdamız? saçlarım dağınıktı her zamanki gibi, parmaklarımı saçlarımın arasına soktum hızlı hareketlerle düzelttim.

-hazırım.. dedim.

balkonun kapısını açtı, önce ben çıktım balkona. sigarasını yaktım ve sigaramı yaktı o kadın. dışarda ciseleyen yağmur, beni geçmişe götürdü. hatırladım ona söyleyemediğim bişeylerin olduğunu tekrar.

balkon mermerinin üzerine çıktık, ellerimizi birleştirdik tekrar. dayanamadım ve dudaklarına devrildim o anda. sonra dudaklarını dudaklarımdan çekti;

-şimdi.. dedi..

yere düşene kadar öpüştük.

sonradan öğrendik ki polis telsizleri, bedenlerimiz henüz sıcakken anlatmaya başlamışlar bizi. çok önceleri öldüğümüzü, öldürüldüğümüzü bilenler, haberimize hiç şaşırmamışlardı.

'nihayetinde kadın uzak bir coğrafyanın uzak hayalleriydi, adamsa yok olan bişeylere benzerdi sadece...'

"öylesine büyük bir inançla, öylesine kararlılıkla gideceğini söylüyor ki gözyaşların, sen bile habersiz kalıyorsun benim bu sezgi krallığımdan"

2 yorum:

  1. Bu yazılardan ne anlamalıyım diye soruyorum kendime. Sonra boşuna uğraşıyorsun diyen bir ses.
    Gerçekten anlamam gerçekten bir şey olduğunu düşünmüyorum. Bence Dante olan biten ruhsal akıntılarının içinden patlamasından korktuğu için onları yazı ile dışa vuruyor daha doğrusu üzerimize kusuyor. Midenizi bulandıracağım ama bu kusmuklar çok lezzetli.

    YanıtlaSil
  2. Yazıya gelince o kadının yerinde olmak istemezdim. Arzulama eylemine cevap vermek kolay değildir.

    YanıtlaSil