03 Ağustos 2012

Kırmızı Bir Kadın

Sevdiğim kırmızı bir kadın var, adı Güz gülleri gibiyim hiç bahar yaşamadım. Burdan çok uzaklarda oturuyor. Süt gibi bacakları ve haşmetli dağlar gibi kalçaları var, kalçalarının adı Etna ve Vezüv.  Onu öpüyorum rüyalarımda, onu kokluyorum. Ben öptükçe o titriyor, ben öptükçe o titrek bir mum ışığı…

İtiraf etmeliyim bugüne dek bütün otuzbirlerimi onun için çektim. Onu çok fantastik buluyorum. Hem onu fantastik bulan sadece ben değilim. Fantastik dörtlü beş kişi olmaya karar verseydi, bir referendumla beşinciliğe seçilirdi.

Bazen deniz kenarına giderim arkadaşımla, adı Türk’ün Demokrasiyle İmtihanı. Buraya yakın oturuyor. Kıllı bacakları var ve kalçaları umrumda değil.  İstediği zaman istediği bir yerdedir o. Onunla denizkenarında dertleşiriz ben ona Kadınım’ı anlatırım. İçkiyi kafasına yavaşça dikiyor, birden çekiyorsa dudaklarından, şişenin ağzını, sıkıldığını anlarım. İki ganyan muhabbeti, üç gezilen yerlere düzülen methiyeden sonra tekrar O’ndan söz ederim. Tekrar Sıkılır.

Adı bir İskandinav ülkesinin denize bakan tarafı!

Sonra bir de ben varımdır. Adım Evlenince kırmızı koltuk alalım mı?. Burda oturuyorum. Her şeyi merak ederim, her şeye düşkünüm, dönemsel zevklerim ve dönemsel isimlerim ve cisimlerim vardır. İhanete meyilliyim. Anlayışsız ve tembelim. Egom çok yüksek ve aynalarda kendimi seyretmekten çok hoşlanırım. Bilgimle karşımdakini ezerim ve kendime bağlı kılarım. Paylaşmayı pek sevmem önemsiz şeylere çok anlam yüklediğim halde önemli şeyleri hep gözden kaçırırım. Kimseyi sevmem, sevemem ve aslında kimsenin sevgisini de hak etmiyorum. İsimleri, yüzleri özellikleri, sözleri resimleri aklıma kazır ve bunları çok zor unuturum. Tarihleri hemen unuturum. Hep bir kısır döngüde kendimi tekrarlarım. Kendi geleceğimi çevremdekilerden daha fazla düşünmem. Ya da sadece düşünürüm bunun için hiçbir şey yapmam kuvvetsiz bir iradem vardır. Hep başka bir hayatın hayalini kurarım ama başka bir hayatım olsa bile başka bir hayatın hayalini kuracağımı bildiğimden bütün başka hayatların hayallerini şimdiden kurarım. Sinirlenince çok hızlı kalp kırarım. Çok yavaş gönül alırım, özür dilemeyi bilemem. Asla açıklayamacağım bazı şeyler için devamlı pişmanlık duyarım. Bazı şeylere gücüm yetmediği için yakınırım sonra Allah’a yalvarırım. Güzel konuşur, güzel yazarım, yalan söylemeyi hep kotarmışımdır.  Yani en önemlisi çok bencilimdir. Doğrusu ahlaksızımdır. Konuyla alakasızımdır. Köpekleri çok severim.

Uzaklarda oturan o kadın yoktur. Hiç olmamıştır. Kirpikleri hiçbir zaman güzel değildir, herhangi bir muhtarlıkta kaydı yoktur. Hiç ikametgah almamıştır. Vesikalık resmi yoktur. Hiç sevmemiştir, dolayısıyla kalbi pek az kırılmış duyguları pek az gelişmiştir. Olsun hiç terk olunmamıştır. Maaş problemi yoktur, Kpss’ye hiç başvurmadı. Bir kere bile Kurtcebe Alptemocin diyemedi çünkü dudakları yok, olsa dahi dili damağı yok. Telefonu yok, olsa açmazdı. Kimseye numarasını vermezdi. Çok güzel yemek yapardı. Ölü bir ruhtan yemek tarifleri isimli bir kitap çıkarmayı aklından geçirirdi bir gün, eğer otobüsün camından bakıp, mp3’ünden müzik dinleseydi. Seks yapardı ama önce aşık olurdu. Ya da seks yapardı ama sonra aşık olurdu. Deniz ürünlerini çok severdi, isterse bir kadın isterse bir anne olurdu. Hiçbir şeyi ciddiye almıyor gibi görünüp her şeyi ciddiye alırdı her şeyi ciddiye alıyor gibi görünüp hiçbir şeyi ciddiye almazdı. Ucuz alışverişin yollarını arardı.

Sevdiğim kırmızı bir kadın var. Adı Topuklu giyince çok seksi olurum. İtiraf ediyorum ben bugüne kadar bütün otuzbirlerimi… Elleri ucuz plastikten. Memeleri erik dalları gibi. İlkbaharın ilk çiçekleri gibi kasıkları. Rüyamda hep onu görürüm, koklarım vernel kokulu kasıklarını, ben kokladıkça o titrer ben kokladıkça o kolalanmış bir gömleğin soluk yakası..

Adı; Her an şarjım bitebilir, biterse endişelenme olur mu?. O da bir intiharın eşiğinde, bir intiharın basamağında durmuş otomatik kapının çarpabileceğine dair bir uyarıya dikmiş gözlerini. Çok içince böyle olur hep, banyo fayanslarında maç skorları görür. Tanımadan nefret edenlere bi aforizma da o üfürür.  Sonra ben biraz O’ndan bahis aça aça yürürüm, bahisler kapandı der sırıtır. Elleri derim elleri bir memleketin sınır boyları, arkadaşım sıkılır. Herkes sıkılır.

 Adı oğlunu yiyen kronos.

1 yorum: