01 Nisan 2010

tophane'nin yalnız sokakları

düşünmek ne zor şey;
Tophane'nin yalnız sokaklarında..
düşünen adam misali.
'Rodin' olsa kızardı belki bana
çocukluğumu anımsıyorum, anlatayım dur.
ayaklarım,
yetişmiyordu gaz pedallarına
babamın jiletleri vardı traş olduğum
ve o zamanlar cümleleri tersten okuduğumdan
aklıma geliyordu; 'traş neden şart?'
misketlerim ceplerimi deliyordu.
annem o zamanlar beni daha çok seviyordu
ve bende onu..
madeni paralarım vardı o zamanlar
kağıtlarla tanışık değildim.
tek derdim okula gitmemekti, bitmedi hala okulum
ellerim küçüktü,
ben o zamanlar sandalyelere çıkıyordum
yüzümü görmek için aynada.
ve o zamanlar ne burjuva vardı ne Marks
ne Das Kapital...
sadece bir oyuncağım vardı
hepsini kırdığım halde onu kıramadığım
ve bir arkadaşım,
salçalı ekmeklerimi paylaştığım..
o zamanlar annem giydirirdi beni
babam tutardı elimden; 'saçın çok uzamış senin'
o zamanlar yazlar, kışlar yoktu ki
tek mevsim vardı; çoçukluk.
o zamanlar ne kalem vardı ne kağıt
kollarım inceydi haliyle
bir terliğim vardı çok sevdiğim
terliği neden seversin? çocukluk işte..
ayrı bir dünyaya sesleniyorum şimdi
ihtiyar yansımalarımdan
dinliyorum çocukluğu..
sanki bi onlar çocuk olmuş!
bilmezsiniz o zamanlar gökyüzü kıpkızıldı
ben o zamanlar;
lunapark'ı Hollywood sanırdım
ve camilerden korkardım.
karanlıklardan koşarak geçer,
annemin öğrettiği tüm duaları ardısıra..
o zamanlar çarpışan arabalar vardı,
şimdi çarpışan umutlar..
o vakitler en korktuğum şey,
babamın tokadıydı
şimdi tokatlayanlar değişti baba!
hatırlar mısın,
dondurmalarım suratıma bulaşır,
bisikletimin zinciri çıkardı durmadan
balonlarım uçup giderdi hatırlar mısın baba?
baba elimi tutar mısın bu yaştan sonra?
ben senden uzunum ama,
ama yüreğimin boyu kısa
baba o zamanlar ne Hitler vardı ne Mussolini...
ben vardım ve ilkokul çantam
ve birde resim defterim
iki kuş bi güneş...
şimdi ise naftalin kokan umutlarım var baba
kayıplarımı anlatsana bana
balık olayım rakı şişesinde,
sen de oltanı uzatıp beni tutsana.

1 yorum: