13 Ekim 2015

Yaşanmayan Zaman

Gri günler, akşamı geceye bağlayan sessiz karanlık, dünyanın yüzümüze yansıyan karanlık algoritması, ıslak asfalta sertçe vuran nalların çıkarttığı sesler, estikçe dünyanın adaletsiz bir yer olduğunu unutturan şu başıboş rüzgâr, o rüzgârın etkisiyle arada bir diğerlerinin arasından sıyrılıp yüzünü çaprazlama kesen bir tutam saç, o bir tutam saçı ezberlenmiş bir tembellikle kulağının arkasına sıkıştıran uzun parmaklı beyaz eller, keşke hava biraz daha kötü olsa diyen ince dudaklar yüce bir porteyi tamamlıyor, biliyorsun. 

Kimsenin hatırlamayacağı o yaşanmamış zaman, anılarımıza biteviye havlayan o uğursuz köpek, içinden iyimser bir masal cininin aniden çıkıverdiği o ucuz şarap, balkonundan yorgun evlerin göründüğü o sisli manzara, durup dururken makyajını tazelediğin o sade ayna, ruhundan sen farketmeden taşan içindeki o hırçın deniz, tamamlanamamış bir şarkının hüznünü taşıyan içi ölü dışı diri bedenlerimiz, hayatın fotoğraf karesine benzeyen nadide anları yüce bir portreyi tamamlıyor, biliyorsun.

Ben sır tutamam ama şarap sır tutar, biliyorsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder