10 Ağustos 2013

Hayatın Muhkem Mevkileri #2

aramızdaki sehpada bir çakmak duruyor. birkaç bitik şişe. nasıl etmeli de anı halkçı bir çizgiye indirgemeli, nasıl etmeli de kimseyi incitmeden, şu yerdeki böceği bile, ikimizin ölüm tarihini de aynı parantez içine sığdırmalı. bir film mi takmalıyız şu film çalan alete. ama şöyle okkalı bir film. yoksa düpedüz 'iyi geceler' diyip, içeri geçip uzanmalı mı, bilemiyorum. 'kimse bilemez' dedin az önce düşüncelerimi okur gibi, endişelendim, ama sonra bambaşka bişeylerden bahsedince geçti. nasıl etmeli...

düşünce bir yerden sonra insana hakim olur diyesim var, demek böyle başlarmış bir gecenin tüm zamana yayılması, yüzyıllık geceler. yani diyorum ki, bir türkü mü dinlesek pink floyd mu, yani diyorum sevgilim mi diyeyim sevdiğim mi. aramızdaki sehpada bir çakmak duruyor, bir sigara mı yakmalı.

adın geliyor aklıma sonra, ha bu arada sana laf yetiştiriyorum, sanılmasın boğuluyorum, dünyanın içinde ve dünyaya dairim. şu sigara yakışıma baksanıza, hem nasıl da neşeli tutturdum dudağıma birden. hayat anlardan ibaretmiş şu yaşımda anladım. o zamanlar hayatın çok daha bütün, çok daha toplama bir şey olduğunu sanıyordum. adın geliyor aklıma sonra. adın zaten eski bir anıdan devşirilmiş.

sonra biliyorum ki her şey işte şu sehpada özetlenmiş. yani diyorum ki bir tablonun kenarındaki imza, böyle mi atılır, her şeyin ortasındaki, hikayenin göbeğindeki aslolan gerçek gibi. bir koca çınar hışırtısı gibi. bir kadının elişi çantası gibi. sonuçta herkes farklı bir satırın altını çizmez mi okuduğu romanda. işte bu sehpa, görünürdeki, apaçık aramızda olan, aramızda bir engel, aramızda bir bağlayıcı zincir halkası, aramızda bir öpüşlük mesafeyi angaryaya çevirecek küçük set, belki bir ayağım takılsa, devrilse şişeler, o zaman beraberce eğilip toplarken yerden cam kırıklarını, her şey bir anda yeşilçam olmayacak mı. o sehpayı kaldırıp atsak mı, yoksa müzelik bir eşya muamelesi mi hak ediyor. ben hem söylüyor hem düşünüyorum, sen söyleyeceklerini düşünüyorsun o sehpanın diğer tarafında, ötekileştik bilmeden, ötekileştik.

birden pencereye bakarak 'camlar buğulanmış' diyorum, 'hem sen artık gitsen iyi olacak.'

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder