12 Ekim 2010

makyajımı tazelemem gerekiyor dedi hayat

şarap ucuzdu.
hemen yanımda oturmuş, yıldızların güzelliğinden, astronomiden, burçlardan bahsediyordu.
gözleri ucuzdu. elleri ucuzdu. kirpikleri ucuzdu. ya da bunlara anlam yükleyemiyordu kalbim henüz. dilim henüz sivrilmemiş, edebi kurgulara yön veren zihnim belki de hala okuldan kaçıp, tahteravalliye veriyordu kendini.

ben şarabı bir kendi dudaklarıma yapıştırıyor, bir ona uzatıyordum. şarapın tadı, nefret ettiğim eski sevgililerin tadına benziyordu. bunu ona söylemeye kalkmadım. o sadece bilmesi gerektiği kadarını bilecekti. daha önceki tecrübelerden bahis açmayacaktım, kalbim sır tutamazdı ama şarap sır tutardı.

kadın ucuzdu. elleri ruhuma dokunmaktan çok uzaktı. elleri organıma dokunabilirdi ancak. böylesine bir ahlaksızlıkta hep sanatsal bir yön bulurdum ben. bunu ona söylemedim tabi. o sadece bilmesi gerektiği kadarını bilecekti. öylesine büyük bir cahillik ve huzurla seviştik ki, birileri buna mutluluk diyebilirdi.

şarap ucuzdu.

yıllar geçti, beni bir rock barda buldu. geçmişe dair hiçbir şey düşünmediğim o salaş barda, gelip yanıma oturdu. onu görünce şaşırdım, o ise sukunetini koruyordu. şarap içelim mi dedi?

ikimizde hayatta başımıza gelenlerden bahsettik birbirimize, iş hayatında gördüğümüz vefasızlıklardan, sevgililerin çapsız sözlerinden, kırık dökük dostluklardan, aslında yaşadıklarımızın herkesin başına gelen şeyler olduğundan, insanlığın evrensel sorunlarının bu sorunlardan çok daha büyük olduğundan konuştuk. ama artık uzatma dakikalarını oynadığımız ve hayata karşı farklı mağlup olduğumuz konusunda ikimizde hemfikirdik. şarabı bana uzattı, kafama dikip uzun uzun içtim, sonra ona uzatacaktım ki vazgeçtim, şarabı kumların üzerine bırakıp dudaklarına devrildim. herşeyini kaybeden iki insanın sevişmesindeki sanatsal öğeler bir bir ortaya çıkıyordu. dostoyevski bizi görse yazabilir, dali resmedebilir, mozart besteleyebilirdi. sevişirken artık geri dönüşün olmadığını ve herşeyimizi kaybettiğimizi aynı anda tekrar düşündük. elim kasıklarında gezinir, dudaklarım onun ıslak dudaklarını öperken gözlerim bir ara kumların üzerinde duran şarap şişesine takıldı.

artık şarap dışında herşey ucuzdu.

1 yorum: