17 Mayıs 2010

siz bizansken biz osmanlıydık!

her ne kadar futbola mesafeli duran bir insan olsam da lise yıllarının vermiş olduğu dayanılmaz araştırma, öğrenme tutkusuyla bir dönem futbola merak salmıştım. o kadar ki, avrupanın sadece belli başlı takımlarının değil, neredeyse kıytırık denebilecek takımlarının kadrolarını ezberleme gayretine girmiştim. bir dönem, arkadaşımın derse getirerek tanışmama vesile olduğu goal dergisini hatim etmiştim. bununla da kalmıyor, bütün futbol mecmualarını okuyor, medya da futbolla ilgili hiçbir haberi kaçırmıyordum. daha sonra üniversite yıllarında futbola, bakış açım değişti. simon kuper'in futbol asla sadece futbol değildir kitabını okuduktan sonra daha da değişti.. artık futbolun sadece saha içinde kalmayıp türlü siyasi, politik, toplumsal amaçlarla kullanıldığını, bu sektörün dev bir endüstri olduğunu anlamıştım. hitler'in, franco'nun futbolu kitleleri uyuşturacak bir afyon olarak kullandığını öğrenmiştim. bu süreçten sonra biraz da önyargılı olarak futboldan uzaklaştım. futbolun içinde barındırdığı felsefi yönden ise hiç ayrılmadım. eric cantona'yı, johann cruyff'u, hatta son dönemde jose mourinho'yu takip etmeye çalıştım mümkün mertebe. hatta maradona hakkında yazılan bir iki kitap bile okudum.

tabi futboldan bu denli uzaklaşmadan önce karbondioksit kokulu sokaklarda, terlemedik değil bir topun ardından. biz karbondioksit kokulu sokaklarda koştururken, başka arkadaşlarım sosyal sigortalar kurumunun hiçte sosyal olmayan arka bahçesini seçmişlerdi futbol oynamak için. ne de olsa iki adet taş bir top ve bir kaç bücür yetiyordu bu iş için. 

günler,yıllara benzeyince lise sıralarından, bursaspor'un futbol maçlarını izlemek için uzaklaşıyordum sadece. okuldan kaçmanın psikolojik baskısını başka bir yerde atamayacağımı biliyordum. o yüzden yalnızca bursaspor maçına gidileceği zaman kaçıyordum okuldan. maça ilk gittiğimde o korkunç kalabalıktan ürktüğümü hatırlıyorum. hep bir ağızdan yapılan tezahüratlar, bir kitle hareketi, kontrolsüz bir güç beni korkutmuştu. daha sonraları bunun aidiyet duygusuyla ilgili olduğunu düşünecektim. o sırada sadece bu benim için hem muazzam hem de ürkütücüydü. 

bir, iki derken, maçlara gitmeye alışmıştık. artık tezahüratlara ayak uyduruyor, tempo tutuyorduk. maça gittiğim ilk senede bursaspor'un tarihinde küme düşeceği ilk sezon olacaktı. o sırada bundan habersizdik. 'enflasyon düşer, hükümet düşer, bursaspor babayı düşer' şeklinde yapılan tezahüratın içinde barındırdığı ironiyi anlayamamış olsamda bende ayak uyduruyordum bu ambiyansa. daha sonra sezon başına üç, dört maça gittim en fazla. o tutku içimde kaybolmamışsa da yavaş yavaş azalmıştı. bir spor takımını herşeyden daha çok sevemiyordum. bu benim kişisel bir durumumdu sanırım. hep olayın nasıl işlediğine, ardında barındırdığı nedenlere baktım hayatım boyunca, bu işlerlik meselesi beni çoğu şeyden uzaklaştırdığı gibi futboldan da uzaklaştırdı diye bir teori uydurdum sonrasında kafamdan. içimi rahatlattım bir anlamda. 

ne zaman bursa sokaklarında gezsem, 'anti istanbul', 'siz bizansken biz osmanlıydık' gibi sloganlara rastlıyordum yeşil-beyaz bir temada. hatta 'orospu çocuğu istanbul basın, ananızı siktik bunu da yazın' gibi bir slogan vardı. istanbul'a başkaldıran kaç anadolu takımı vardı ki? trabzonspor dışında. bu istanbul saltanatına duyulan kin, yıllar boyunca hem bursa da hem de bursaspor tribünlerinde her zaman hissedilmişti. onlara kafa tutacak kuvveti kendilerinde görebiliyorlardı. bunlar belki de bir devrimin ilk çığlıklarıydı.

ve bu devrim dün gece gerçekleşti. istanbul'un saltanatı ikinci kez, uzun bir aradan sonra yıkıldı. siz bizansken biz osmanlı'ydık diyen o ruh, dün gece büyük bir başarıya imza attı futbol adına. demekki, çok büyük transfer bütçelerine sahip takımlara karşı, mütevazı bütçelerle de şampiyon olunabiliyormuş. bunu kanıtladılar.

ikinci lide düştüğünnde stadı tamamen dolduran bursaspor taraftarı ve şampiyonluğu kaybedince stadı aleve veren fenerbahçe taraftarı arasında da ince bir nüans olsa gerek.

kentimde olamadığım için üzgünüm açıkçası.

karbondioksitli sokaklarında terlediğim o kentin, okul sıralarından bu kez kaçamadığım için üzgünüm.

8 yorum:

  1. çok güzel anlatmışsın kesinlikle..bende öyle futbolla manyak derecede ilgili olan biri değilim aslada tuttuğum takımı başka şeylerden çok sevecek kadar sevemedim.
    bir nüans farkı olduğu kesin taraftarlar arasında, insan "taptığı" takımın stadını holiganlaşıp aleve verir mi? nasıl bir çelişki. ironik tamamen.

    YanıtlaSil
  2. Öncelikle bu satırlarda yer aldığım için minnettarım ... dün gece Bursa da olmalıydın harikaydı Bursa tıklım tıklım her yer "fener alayı" ama beni bir Trabzonspor'lu olarak en çok sevindiren bizi gören Bursaspor taraftarlarının Trabzon Trabzon diye bağırmasıydı...:) Bu Fener bir daha iflah olmaz....

    YanıtlaSil
  3. Ne kadar da çok Fener düşmanı varmış, kendi takımları şampiyon olamadı diye üzüleceğine, fener şampiyon olamadı diye sevinen bir güruh. (Bu arada nüans zaten fark demek.)Anlatımını beğeniyorum, okurken sıkmıyor...

    YanıtlaSil
  4. @Zeyno - öncelikle teşekkür ederim. diğer takımların taraftarlarının bursaspor lehine tezahürat yapmasını anlamıyorum. bu biraz da acınası bir durum bence. bu arada anlatım bozukluğumu yakalaman hoşuma gitti, beni dikkatli okuduğunu gösteriyor. hemen düzeltiyorum..

    YanıtlaSil
  5. Rica ederim, Dante, ben teşekkür ederim. Benim de (yazım) hatam olduğun da, belirten olursa, beni sevindiriyor gerçekten. Senin de söylediğin gibi,(dikkatli) okunduğunu gösteriyor bu...

    YanıtlaSil
  6. Yarı Bizans'lı biri olarak 'Sen Bizans'ken biz Osmanlı'ydık' kafası ilginç geldi. Bu sloganın sahiplerinin profili gayet düşük, aynen yazdığın gibi alakasız küfürler, birilerinin anasına hallenmeler vs.. Osmanlı utanıyordur ara sıra bu arkadaşlara, size mi kaldı şanımızı yüceltmek diye.

    YanıtlaSil
  7. Zannederim ki bir şehrin daha geç fethedilmiş olması üstünlük veya alçaklık belirtisi bir durum değil... Evet, futbolun farklı amaçlarla kullanıldığı doğru; günlerce aynı konuların konuşulması da bana oldukça tuhaf geliyor. İlginç betimlemeler kullanmışsın :)

    YanıtlaSil
  8. bu slogan sadece bir futbol taraftarının varolma biçimidir. tabiki kitle bilinci hareketi içerisinde yer alan bu insanlardan bir entelektüel doygunluğu beklemek abesle iştigal olur. burada 'siz bizansken biz osmanlıydık' sloganı ile anlatılmak istenen, bir şehrin daha önce fethedilmesi olayı değil, istanbul'un futboldaki saltanatına, son vermeyi istemek, bir anlamda kafa tutmak biçiminde aktarılmıştır tarafımdan. milli meselerle hiçbir alakası yoktur, milli meselelerden haberdar olmayan futbol taraftarı profilini, haklı çıkarmak, bunu bu şekilde anlıyarak gerçekleşir kanımca.

    YanıtlaSil